Kar, Acil, Öfkem


 

Daha sık uğrayacağım demiştim ama sözümü tutamadım. En son yazımın üstünden günler geçmiş. Nasıl geçti, ne yaptım o arada hiçbir fikrim yok. Acil günleri birbiri ardına sıralanıyor ve ben kendimi o hızlı akışın içine çoktan kaptırmış durumdayım. Hekimliği öğreniyorum ve bu süreçten oldukça memnunum. Tek isyanım hiç vakit ayıramamak kendime, neyse ki sadece yirmi gün kaldı bitmesine :) 


Kar’ı okuyorum şu sıralar. Uzun zamandır böylesi bi edebi zevk duymamıştım bir şeyi okurken. Dışarıda kar var, bazen Ka gibi ben de savrulmuş hissediyorum, Doğu’dayım, Ka gibi kalemim tükenmiş durumda :) Belki de bana bu kadar zevk veren şey romanın kalemi değildir, Ka’yı içselleştirmemdir… 


Dün bir çocuk sevdim dijital günlüğüm. Parmağı çok kötü durumdaydı -kopmaya yakındı-, içimi çok yaktı. Kendimi çocuğun başını öperken ve sakinleştirirken buldum. Aslında bazı hastalar sıra sıra sinirimi bozup beni tahammülsüz hale getirse de içimdeki insan sevgisi hala tükenmedi :) Özellikle çocuklar… Aslında iyi bir çocuk doktoru olabilirdim ama çocuk hastalar beni o kadar etkiliyor ki hastaları içselleştirip hata yapmaktan korkuyorum. En ufak şeyi bile atlamak istemiyorum onlara dair ve günün sonunda kendimi mental olarak çok yorulmuş hissediyorum. Her neyse… Bu başka mesele. 


Dün bir şey duydum ve çok üzüldüm. İnsanlar ne riyakar… Söylemediğim bir cümle sanki söylenmiş gibi ortada gezmiş. İnsanlardan soğuma hissi, kabuğuma çekilme isteği ve kırgınlık duygusunu bir arada yaşayıp üstüne güzel bir uyku çektim. Galiba daha iyiyim. Sadece biraz öfkeliyim. Neden böyleler? Neden hep bi’ dedikodu, neden hep bi’ kuyu kazma, neden bu empati yoksunluğu? Neden insansızlık? 


Şimdi birazdan dışarı çıkacağım, nöbete gideceğim. Allah’tan sorunsuz bir akşam diliyorum. 


Selametle…



Yorumlar

Popüler Yayınlar