blog işleri eskidi. artık instagram ve benzeri platformlar üzerinden görsel aktarım daha popüler. insanların üç cümle okumaya tahammüllerinin kalmadığı bir dönemde yaşıyoruz. burası benim dijital çöplüğüm. kimin okuduğunu bile bilmiyorum. muhtemelen de kimse okumuyor. zaten beni buraya getiren şey de bu. bu blogu ilk açtığımda 17 yaşımdaydım. henüz tıp fakültesine başlamamıştım. yerleştirme sonucumu bekliyordum galiba. şimdilerde altıncı sınıf öğrencisiyim. okulumun bitmesine 5 ay 10 gün var. evet gün sayıyorum çünkü çok yoruldum. üst üste geçirdiğim üst solunum yolu enfeksiyonu ve gastroenterit atakları biraz beni bunaltmış durumda. geçen saydım da, dört ayda üç üsye ve bir adet age geçirmişim. bir tanesini de halen geçirmekteyim. şu saatte uyanık olmamın sebeplerinden biri de bu zaten. kolay geçmiyor intörnlük hayatım. hekimliğe alışmaya çalışıyorum. eh bi' de benim özgüvensizlik ve anksiyete işin içine girince bazen çuvallıyorum. üst üste nöbet tutmak yorucu fakat acilde ...
Daha sık uğrayacağım demiştim ama sözümü tutamadım. En son yazımın üstünden günler geçmiş. Nasıl geçti, ne yaptım o arada hiçbir fikrim yok. Acil günleri birbiri ardına sıralanıyor ve ben kendimi o hızlı akışın içine çoktan kaptırmış durumdayım. Hekimliği öğreniyorum ve bu süreçten oldukça memnunum. Tek isyanım hiç vakit ayıramamak kendime, neyse ki sadece yirmi gün kaldı bitmesine :) Kar’ı okuyorum şu sıralar. Uzun zamandır böylesi bi edebi zevk duymamıştım bir şeyi okurken. Dışarıda kar var, bazen Ka gibi ben de savrulmuş hissediyorum, Doğu’dayım, Ka gibi kalemim tükenmiş durumda :) Belki de bana bu kadar zevk veren şey romanın kalemi değildir, Ka’yı içselleştirmemdir… Dün bir çocuk sevdim dijital günlüğüm. Parmağı çok kötü durumdaydı -kopmaya yakındı-, içimi çok yaktı. Kendimi çocuğun başını öperken ve sakinleştirirken buldum. Aslında bazı hastalar sıra sıra sinirimi bozup beni tahammülsüz hale getirse de içimdeki insan sevgisi hala tükenmedi :) Özellikle çocuklar…...
Anlamadığım bir sebepten ötürü hem kitabın hem de kitaptan uyarlanmış filminin ismi Türkçeye "Aşk ve Gurur" şeklinde geçtiğinden, ülkemizde genelde böyle bilindiğinden ben de başlığa bu şekilde yazdım. Ama hemen eklemeliyim ki orjinal ismi "Gurur ve Önyargı" şeklindedir ve İş Bankası Kültür Yayınları kitabın ismini böyle basmıştır. Bu isim karmaşasından açıkçası rahatsız oldum. Ben kitabı Gurur ve Önyargı adıyla okumuştum ve zaten kitabın ana fikri bu isim üzerindeydi. Mr.Darcy'nin gururu ve Elizabeth Bennet'ın önyargısı. Filmini dün akşam üçüncü defa izledikten sonra burada mutlaka bu filme ve kitaba yer vermem gerektiğini düşündüm. Gurur ve Önyargı hem kitabıyla hem filmiyle o kadar içten bir hikaye ki... Benim kadar çok seveni olduğunu biliyorum. Bu beğeni yazar Jane Austen'ın başarısı. 1813 yılında yayımlanan bu roman halen bizlerin kalbini ısıtıyorsa bu gerçekten büyük bir başarı. Kızlarını bir an önce evlendirmek isteyen Mrs.Bennet, çoğu olaya te...
Yorumlar
Yorum Gönder