2020'ye elveda, 2021'e merhaba

 Tarih yaklaşık on beş dakika sonra 19 Ocak olacakken bu satırları yazıyorum. Harfler bugün parmaklarımın ucunda kayıyor sanki. Harflerin bu esnekliği içimin dolup taşmasının kerameti olsa gerek. Sıkılmışlık hissi, düşüncelerimin kar taneleri gibi birbiriyle durmadan savaşması, gördüklerim, yaşadıklarım, insanlar, yaşadığımız dünya... İçimde birikmiş çok şey var. Söylemek istediğim ama söyleyemediğim birçok şey... Sessiz çığlıklarım ve gürültülü iç dünyamın karmaşası bedenimde buluşmuş, el ele vermiş ve beni yok etmek için savaşıyor. Yaşamın amansız bir savaş olduğunu bilen ben yenilmiyorum. En azından henüz yenilmedim.

Bitmek bilmeyen bir 2020'nin ardından 2021'nin ilk günlerini yaşarken aklıma bir fikir geldi. 2020'de izlediğim filmleri ve okuduğum kitapları not defterime not aldım. Geçen yıllara göre daha fazla kitap okumuştum. Hiç film izlemeyen ben Kasım ayından sonra birçok film izlemiştim. 2021'in geçen on sekiz gününde de The English Patient ve Notebook filmlerini izleyerek bu serimi devam ettiriyorum. 2021'e dair hedefim ise daha fazla film izlemek, daha fazla kitap okumak ve kendimi daha fazla geliştirmek. 

2020 hepimiz için oldukça enteresan bir yıldı. Korkutucu bir depremin ardından henüz kendime gelememişken tüm gezegene bir virüs yayıldı ve bizi evlerimize hapsetti. 2020 benim için oldukça zor geçti. Kendimle ilgili sınavlar verdim bu sene içinde. Şu an bu sınavı geçmenin gururunu yaşıyorum sanırım.

2020'nin sonuna doğru kemana başladım. 2017'de kemanla iki aylık bir serüven yaşayıp bırakmıştım. Bu sene artık zamanının geldiğini hissedip başladım ve oldukça mutluyum. Zor bir enstrüman olup parmaklarımı felç edecek kadar zorlasa da vazgeçmeyeceğim. Kendime söz veriyorum.





Bahsetmek istediğim bir konu daha var. Ben bugüne kadar genelde roman tarzında okudum. Çünkü edebiyatı çok seviyorum ve romanlara karşı ayrı bir düşkünlüğüm var. Bu sene şöyle bir farklılık yapmayı düşünüp okuduğum romanın yanında bir de düşünce türünde bir eser okumaya karar verdim. Şu an okumakta olduğum Stephen King'in Yabancı adlı romanının yanında Byung-Chul Han'ın Şiddetin Topolojisi adlı kitabını okuyorum. Bu kitap hakkındaki düşüncelerimi de umarım buraya eklerim.

Günler hızlıca geçiyor. Ben şu anda bu yazıyı yazarken tarih 19 Ocak oldu, dışarıda kar yağıyor ve saat 00.06 . Birbirini kovalayan bu günlerin ardından özlemle geçmişe bakıyorum ve bir kez daha yaşamanın azizliğine saygı duyuyorum. Yeni keşfettiğim kahvemi, kitaplarımı, asla yenilerini almaktan sıkılmadığım kalemlerimi, dinlemekten asla sıkılmadığım podcastleri ise yanımdan eksik etmiyorum :)


(bir mühendis çıkaran ve çoktan bir doktor çıkarmaya hazırlanan emektar masam, dünya üzerinde içebildiğim tek kahve olan dibek kahvesi, kalemlerim ki görünen kadar yine var , ve asla bitmek bilmeyen derslerimden ufak bir parça :) )

Saat 00.10 oldu. Yazım burada bitiyor sanırım. 

Sevgiyle ve umutla kalın.




Yorumlar

Popüler Yayınlar